Günümüzde çocuk sahibi olmak isteyen pek çok çift doğal yollarla gebe kalmakta zorlanabiliyor. Ancak tıbbın gelişmesiyle tüp bebek tedavisi gibi üreme teknolojileri çiftlere umut veriyor. Bu yazımda tüp bebek tedavisinin temel adımlarını ve sürecini detaylı bir şekilde anlatacağım.
Tıp alanında in vitro fertilizasyon (IVF) olarak da bilinen Tüp bebek tedavisi doğal yollarla gebe kalmakta zorlanan veya diğer tedavi yöntemleri ile gebe kalmakta başarısız olan infertilite (kısırlık) sorunu yaşayan çiftlerde en yaygın olarak kullanılan yardımcı üreme tekniklerinden biridir.
Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmak için başvuran çiftler için umut verici bir seçenek olabilir. Ancak tedavi süreci karmaşık ve zaman alıcı olabilir. Ayrıca tedavi başarısı her çift için farklılık gösterebilir.
Bu nedenle çiftlerin tüp bebek tedavisi hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmeleri ve bir Tüp Bebek Uzmanına danışmaları önemlidir. Tüp Bebek Uzmanı çiftlere tedavi süreci hakkında bilgi verirken aynı zamanda duygusal ve psikolojik destek de sağlar.
Tüp bebek tedavisi kısırlık tedavisi için başvuran çiftlerde bazen ilk tedavi yöntemi seçeneği iken bazen de diğer tedavilerle gebelik elde edilemediği zaman başvurulur. Her çiftin durumu farklı olduğu için tedavi sonuçları değişebilir.
Tüp bebek tedavisine başvurmanız gerekip gerekmediğini değerlendirmenize yardımcı olacak bazı faktörler:
Tüp bebek tedavisi kadının yumurtalıklarından alınan yumurtaların laboratuvar ortamında sperm ile döllenmesini ve oluşan embriyoların rahim içine transfer edilmesini içerir. Bunun için belirli aşamalar gerekir.
Bunlar; yumurtalıkların hormon iğneleri ile uyarılarak birden fazla yumurta elde edilmesi, bu yumurtalara laboratuvarda sperm ile döllenme işlemi yapılması (mikroenjeksiyon/ICSI),embriyo kültürü ve embriyo transferidir.
Yumurtalıkların uyarılması (Kontrollü ovarian stimülasyon): Tüp bebek tedavisi kadının yumurtalıklarından birden fazla yumurta elde edilmesini gerektirir. Bu nedenle kadına hormon ilaçları verilerek yumurtalıkların birden fazla yumurta üretmesi sağlanır. Bu sayede birden fazla yumurta elde edilir. Yumurtalıkların uyarılma süreci yaklaşık 10 gün sürebilir ve ultrason ve gerekirse kan testleri ile takip edilir. Ultrason takiplerinde folikül adı verilen için sıvı dolu keseciklerin boyutları ölçülür.
Yumurta toplama: Ultrason ölçümlerinde folikül boyutları yeterli bir büyüklüğe ulaşınca içindeki yumurtaların olgunlaştığı düşünülür ve çatlatma iğnesi yapılır. Çatlatma iğnesinden 35-36 saat sonra bir cerrahi işlem olan foliküler aspirasyonla vücut dışına alınır. Ultrason rehberliğinde bir iğne ile yumurtaları içeren foliküller aspire edilerek yumurtalar yumurtalıklardan toplanır. Bu işlem genellikle hafif sedasyon veya anestezi altında gerçekleştirilir.
Sperm örneği: Yumurta toplama günü erkekten sperm örneği alınır. Sperm numunesi laboratuvar koşullarında temizlenir ve en iyi kalitedeki sperm hücreleri seçilir.
Döllenme (Fertilizasyon): Toplanan yumurtalar ve hazırlanan sperm numunesi laboratuvarda bir araya getirilir. Laboratuvar ortamında hazırlanan spermler ile yumurtalara mikroenjeksiyon (ICSI) işlemi yapılır. Her bir yumurtanın içine bir adet sperm enjekte edilir. Bu işlem döllenme işleminin gerçekleştiği aşamadır.
Laboratuvarda embryo gelişimi: Döllenmiş yumurtalar embriyo olarak adlandırılır. Döllenmiş yumurtalar laboratuvarda koşullarında gelişmeye devam eder. Laboratuvar ekibi embriyo gelişimini takip eder.
Embryo transferi: Embriyo transferi embriyonun rahim içine yerleştirilmesini sağlar. En iyi kalitedeki embriyolar seçilerek kadının rahmine ince bir kateter aracılığıyla yerleştirilir. Ağrısız bir işlem olduğu için anestezi gerekmez.
Bekleme ve gebelik testi: 3. Gün embryo transferinden 12 gün sonra veya 5. Gün embryo transferinden 10 gün sonra idrar veya kan testi ile gebelik olup olmadığı kontrol edilir.
Tüp bebek tedavisinin başarısını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Her çiftin tüp bebek tedavisi süreci farklıdır ve başarı oranları bireysel duruma bağlı olarak değişir.
Tüp bebekte başarıyı etkileyen önemli faktörler:
Kadının yaşı: Kadının yaşı tüp bebek tedavi başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Genellikle kadınların yaşları ilerledikçe doğal doğurganlık potansiyelleri azalır ve tüp bebek tedavisi ile elde edilen başarı oranları düşebilir. Bu yumurtalık rezervinin azalması, yumurta kalitesinin düşmesi ve aneuploidi (kromozom bozuklukları) riskinin artması gibi faktörleri içerir.
Yumurta kalitesi: Yumurta kalitesi başarı için kritik bir faktördür. Genç yaşlarda daha sağlıklı yumurtalar genellikle daha iyi sonuçlar verir. Yumurta sayısı ve kalitesi tedavinin başarısını etkiler.
Sperm kalitesi: Erkeğin sperm kalitesi ve miktarı da önemlidir. Sağlıklı sperm hücreleri başarılı bir döllenme ve embriyo gelişimi için gereklidir.
Yüksek yumurta rezervi: Tüp bebek tedavisinde başarı yumurtalık rezervi (yumurtalıkların içinde bulunan ve kadının üreme yeteneğini yansıtan yumurta sayısı) ile yakından ilişkilidir. Yumurtalık rezervi bir kadının doğurganlık potansiyelini ve tüp bebek tedavisi sırasında elde edilebilecek yumurta sayısını etkileyen önemli bir faktördür.
Yüksek yumurta rezervi olan kadınlar genellikle tedavi başladığında daha fazla olgun yumurta üretebilirler. Bu daha fazla döllenme fırsatı sağlar ve daha fazla sağlıklı embriyo elde edilmesine yardımcı olabilir. Yumurtalık rezervi yüksek olan kadınlar genellikle daha iyi yumurta kalitesine sahiptirler. Bu döllenmiş yumurtaların daha sağlıklı ve başarılı bir şekilde gelişme olasılığını artırabilir.
Yüksek yumurtalık rezervi yumurtalık stimülasyonu sırasında daha fazla yumurta üretme potansiyeli anlamına gelir. Daha fazla döllenmiş yumurta daha fazla embriyo seçeneği sunar ve bu da tedavi başarısını artırabilir. Yumurtalık rezervi yüksek olan kadınlar bir tüp bebek denemesi başarısız olursa daha fazla deneme yapma şansına sahiptirler. Embryo transferi sonrasında artan embyolar dondurulur ve bu dondurulmuş embryoların transferi de gebelik şansını artırır. Bu tedavi sürecinin daha uzun bir süre içinde daha fazla olasılık sunar. Ancak yüksek yumurtalık rezervi her zaman tüp bebek tedavisi başarısının garantisi değildir. Diğer faktörler özellikle yaş, sperm kalitesi ve tedaviyi uygulayan klinik gibi etkenler de önemlidir ve başarı üzerinde etkili olabilir.
Yüksek yumurtalık rezervine sahip kadınlarda hiperstimülasyon sendromu (OHSS) gibi Tüp Bebek tedavisi riskine karşı dikkatli olunmalıdır. Özellikle polikistik over sendromu (PCOS) olan kadınlarda bu risk yüksektir.
Düşük yumurta reservi yumurtalıkların sınırlı sayıda veya kalitede yumurta üretme kapasitesine sahip olduğu anlamına gelir ve tüp bebek tedavisinin başarısını olumsuz etkileyebilir. Bu kadınlar tedavi başladığında daha az sayıda olgun yumurta üretebilirler. Bu tedavi sürecinde daha az döllenmiş yumurta elde edilmesi ve daha az sağlıklı embriyo seçeneği anlamına gelebilir. Ancak burada kadın yaşı çok önemlidir.
Embryo kalitesi: Embriyo kalitesi tüp bebek tedavisinin başarısını önemli ölçüde etkileyen bir faktördür çünkü sağlıklı ve güçlü embriyoların implantasyon (rahime tutunma) olasılığı daha yüksektir. Hem sperm hücresi hem de yumurta hücresinin sağlıklı olması embriyo kalitesini belirleyen temel bir faktördür. Kadın yaşının embriyo kalitesi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Genellikle genç yaşlarda üretilen yumurtalar daha sağlıklı ve kaliteli embriyoların oluşmasına katkıda bulunur. Genetik anomali taşıyan embriyolar başarılı bir gebeliğin olasılığını azaltır. Yumurta üretimini artırmak için kullanılan hormonal stimülasyon protokolü embriyo kalitesini etkileyebilir. Anne ve baba sağlığı embriyo kalitesini etkileyebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler bu konuda önemlidir.
Rahim ve tüplerin durumu: Rahim ve tüplerin sağlıklı olması tüp bebek tedavisi başarısını önemli ölçüde artırabilir. Sağlıklı bir rahim içi ortam, embriyonun rahim duvarına yerleşmesi ve gebelik gelişimi için kritiktir.
Hidrosalpenks tüplerin içine sıvı birikmesi durumudur ve bu sıvı embriyonun rahime yerleşmesini engelleyebilir. Hidrosalpenks varlığında tüplerin alınması veya kapatılması gibi cerrahi müdahaleler gerekebilir.
Endometrioma endometriozis nedeniyle yumurtalıklarda oluşan kistik lezyonlardır. Bu kistler yumurtalıkların normal işlevini etkileyebilir, yumurtalık reservini azaltabilir.
Endometriozis rahim dışındaki alanlarda rahim içi dokusu büyümesi durumudur. Endometriozis rahim içi ortamı etkileyebilir, implantasyonu engelleyebilir ve inflamatuar bir yanıtı tetikleyebilir. Bu nedenle tedavi başarısını etkileyebilir ve endometriozisli kadınlar için özel tedavi protokolleri gerekebilir.
Rahimdeki anomaliler gebeliğin başarılı bir şekilde ilerlemesini engelleyebilir. Bu anomaliler rahmin şekil veya yapısal bozukluklarını içerebilir. Cerrahi müdahale gerekebilir.
Yaşam tarzı faktörleri: Sigara içmek, aşırı alkol tüketmek, obezite gibi yaşam tarzı faktörleri de tüp bebek tedavisi başarısını olumsuz etkileyebilir. Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri tedavi sonuçlarını olumlu yönde değiştirir.
Çiftlerin tıbbi geçmişleri: Hem kadının hem de erkeğin tıbbi geçmişlerii önceki sağlık sorunları, cerrahi müdahaleler veya diğer faktörler tedavinin başarısını etkileyebilir.
Tedavi protokolü: Tedavinin nasıl yapıldığı da başarıyı etkiler. Hormon stimülasyonu, yumurta toplama, embriyo transferi ve diğer aşamaların nasıl yürütüldüğü tedavi başarısında önemlidir.
Tedaviyi uygulayan hekim ve klinik: Tüp bebek tedavisini yürüten hekim ve kliniğin deneyimleri, kliniğin teknolojik altyapısı ve uyguladıkları tedavi protokolleri daha yüksek başarı oranlarına sahip olmayı sağlayabilir.
Psikolojik destek ve stres: Tedavi süreci stresli olabilir ve psikolojik faktörler başarıyı etkileyebilir. Psikolojik destek ve stres yönetimi tedavi başarısını olumlu etkileyebilir.
Tüp bebek tedavisi genetik hastalıklar dahil kısırlık problemi olan çiftlerde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu tedavi yöntemi bazı riskleri ve potansiyel komplikasyonları içerebilir. Tüp bebek tedavisi bazen anneyi tedavi sürecinde ve hamilelik sırasında artan risklere ve komplikasyonlara yatkın hale getirebilir ve bebekte olumsuz sonuçlara neden olabilir. Bu yazıda tüp bebek tedavisi sırasında ve sonrasında karşılaşılabilecek olası riskleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları ele alacağım.
Tüp bebek tedavisi için karar verme aşamasında olan birçok çift tedavi sürecinde kullanılan ilaçların kansere neden olup olmayacağı, bebeklerinin engelli doğup doğmayacağı, bebeklerinde kısırlık problemi görülüp görülmeyeceği gibi bir çok konuda endişe duyarlar. Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olma umudu taşıyan çiftler için önemli bir adım olabilir ancak bu süreçte karşılaşılabilecek riskler ve endişeler de göz önüne alınmalıdır.
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar bazı yan etkilere neden olabilir. Hormon ilaçları kullanılabilir ve bu ilaçlar bazı kişilerde hafif yan etkilere (örneğin, baş ağrısı, karın ağrısı) veya daha ciddi yan etkilere (örneğin, over hiperstimülasyon sendromu) yol açabilir. Bu yan etkiler çiftlerin tedaviye karar verirken dikkate alması gereken önemli faktörleridir.
Bazı çiftler embriyo seçimi ve genetik testlerin sonuçlarına dayalı olarak bebeklerinin sağlığı konusunda endişe duyabilirler. Bu testler genetik hastalıkları veya kromozom anomalilerini tespit etmek için kullanılır. Bu sonuçlar çiftlerin hangi embriyonun transfer edileceğine karar vermelerini etkileyebilir.
Tüp bebek tedavisi süreci çiftler üzerinde psikolojik ve duygusal etkilere neden olabilir. Başarısız denemeler, hayal kırıklığı ve stres yaşanmasına yol açabilir. Bu duygusal etkiler tedavi sürecine ve sonuçlarına yönelik kararları etkileyebilir.
Araştırmalar tüp bebek tedavisinde çoğul gebelik riskinin fazla olduğu ve erken doğum, gebelikte kan basıncı yükselmesi, şeker hastalığı gibi risklerin de arttığını göstermektedir. Tüp bebek tedavisinin kadının yumurtalık rezervini azalttığı yönündeki inançlar yanlıştır, yumurtalık rezervi yaşın ilerlemesi ile birlikte azalmaktadır, tüp bebek tedavisinin getirdiği ek bir risk yoktur.
Tüp bebek tedavisinin anne adayının ve bebeğinin sağlığını etkileyecek kanıtlanmış herhangi bir riski bulunmamakla birlikte gebelik öncesinde tüm anne adaylarının genel ve jinekolojik kontrollerinin yapılması ve risk oluşturabilecek durumların ve problemlerin önceden mutlaka giderilmesi gerekmektedir.
Tüp bebek tedavisi kısa dönem riskleri o tedavi döngüsü sırasında veya tedavinin bitiminden hemen sonra gözlemlenebilir. Tüp bebek tedavisi kısa dönemdeki riskleri;
Tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların iğnelerle uyarılması sürecinde nadiren bazı kadınlar kullanılan ilaçlara tepki gösterebilir ancak çoğunlukla bu yan etkiler hafif ve geçicidir. Bunlar:
Bu belirttiğimiz olası yan etkiler genellikle tedavinin sona ermesi veya yumurtaların alınmasıyla kendiliğinden geçerler. Ancak her hasta farklıdır ve yan etkilerin şiddeti kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle tüp bebek tedavisi sırasında kullanılan ilaçların yan etkileri hakkında doktorunuzla düzenli iletişimde olmalı ve herhangi bir endişenizi veya sorunuzu paylaşmalısınız. Tedavi sırasında size uygun olan en iyi tedavi planını belirlemek için doktorunuzla işbirliği yapmalısınız.
Yumurtalıkların daha fazla yumurta üretmesi için hormon tedavisi uygulanır ve çatlatma iğnesinden (koryonik gonadotropin (hCG)) 35-36 saat sonra yumurtalar toplanır. Yumurta toplama işlemi anestezi altında yapılan küçük bir müdahaledir ve yaklaşık 10-15 dakika sürer. Ayaktan tedavi işlemidir ve birkaç saat sonra eve dönülür. Hem işlem hem de anestezi olası riskler taşıyabilir ancak bunların görülme oranı oldukça düşüktür.
1. Anestezinin yan etkileri: Yumurta alımı sırasında kullanılan anestezi bazı kişilerde kısa dönemde hafif yan etkilere neden olabilir. Bunlar;
Bu hafif yan etkiler genellikle anestezi sonrası birkaç saat içinde geçer ve özel tedavi gerektirmez. Ancak bazı kişilerde daha ciddi yan etkiler veya komplikasyonlar nadiren görülebilir. Bu nadir komplikasyonlar arasında enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar veya anestezi ilacının yanlışlıkla yanlış bölgeye uygulanması gibi durumlar bulunabilir. Bu nedenle tüp bebek tedavisi sırasında anestezi uygulaması yapacak olan sağlık profesyonellerinin deneyimli ve dikkatli olmaları önemlidir.
2. Kanama ve infüzyon: Yumurta toplama işlemi sırasında nadir de olsa kanamalar olabilir. Bu durumlar genellikle hafiftir, işlem sonrasında kanama durur.
3. Organ yaralanması: Çok nadiren bazı kadınlarda işlem sırasında kullanılan iğne mesane, bağırsak veya kan damarı gibi yapılara zarar verebilir, vajinal kanama, karın içi kanama, bağırsak yaralanmaları olabilir.
4. Enfeksiyon riski: Tüp bebek tedavisi sırasında yumurtaların alınması veya embriyoların yerleştirilmesi gibi işlemler enfeksiyon riskini artırabilir. Enfeksiyonlar genellikle antibiyotiklerle tedavi edilebilir ancak nadir durumlarda ciddi olabilir.
Tüp bebek tedavisi sırasında yumurtalıkların kontrollü bir şekilde uyarılması genellikle istenen bir durumdur çünkü bu daha fazla yumurta gelişimini teşvik eder ve tedavi başarısını artırabilir. Ancak bazı durumlarda yumurtalıkların ilaçlara aşırı cevap vermesi ve yumurtalıkların aşırı uyarılması sonucu ovaryen hiperstimülasyon sendromu (OHSS) olarak adlandırılan bir durumun ortaya çıkabilir.
OHSS risk faktörleri:
OHSS'nin şiddeti hafif, orta veya şiddetli olabilir. Hafif OHSS genellikle kendiliğinden düzelirken, orta ve şiddetli OHSS daha fazla tıbbi müdahale gerektirebilir. Ciddi OHSS görülme riski %5 kadardır.
OHSS:
OHSS'li kadınlarda klinik bulgular:
OHSS önleme stratejileri ile şiddetli OHSS giderek daha nadir hale gelmiştir:
Dış gebelik döllenmiş yumurta olan embryonun rahmin içi yerine rahim dışında başka bir bölgeye genellikle fallop tüplerine implante olması (tutunması) ile oluşur. Embriyo transfer işleminde embriyo rahim içine yerleştirilmiş olsa bile dış gebelik yine de oluşabilir.
Embryo fallop tüpüne yerleşirse embryo büyüdükçe fallop tüpü rahim gibi esneyemez ve yırtılır. Bu yırtılma sonucunda karın içine kanama başlar. Bel ağrısı, ani, şiddetli karın veya pelvik ağrı, omuzlarda ağrı, bayılma veya baş dönmesi şikayetleri ortaya çıkar. Annedeki bu kanama acil tedavi gerektiren ve hayatı tehdit eden bir durumdur.
Tüp bebek tedavisinde ektopik gebelik oranı %0,6 dır ve bu oran doğal gebeliklerdeki riske oldukça benzerdir. Fallop tüpleri hasarlı olan tüp bebek hastalarında risk biraz daha yüksektir. Tüp bebek uygulanan kadınlarda tubal hastalık ve endometriozis oranının yüksek olması dış gebelik riskini artırır.
Tüm kadınlarda dış gebelik için risk faktörleri pelvik enfeksiyon, tubal hastalık, endometriozis, geçirilmiş tubal cerrahi, 35 yaş üstü olmak ve sigara içimidir. Kadınlarda kısırlık nedenlerinin %14'ünden tubal faktörler sorumludur. Tüp bebek uygulanan ve dış gebelik oluşan kadınların bir kısmında önceden tanı konmamış bir tubal hasar olduğu bildirilmiştir.
Tüplerin tıkalı veya hasarlı olması, pelvik enfeksiyon öyküsü tüp bebek yapılacak kadınlarda dış gebelik için risk faktörleridir. Doğal yollardan gebe kalan kadınlara göre dış gebelik riski 3-5 kat ve aynı anda hem normal gebelik hem de dış gebeliğin olduğu heterotopik gebelik riski en az 30 kat daha fazladır. Hidrosalpinksi (tüplerin sıvı ile dolu olması durumu) olan kadınlarda bu risk tüplerinin kapatılması veya çıkarılmasını takiben risk azalır.
Tüp bebek tedavisi ile gebe kalan kadınlarda erken gebelik kanaması riski dört kat daha fazladır. Bu riskin artan kaygı düzeyi nedeni ile hastaneye başvurma oranlarının daha fazla olması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu durum tüp bebek tedavisi ile gebe kalan kadınların daha dikkatli bir şekilde takip edilmesini gerektirebilir.
Tüp bebek tedavisinden sonra düşük yapma riskinin arttığını gösteren yeterli kanıt yoktur. Tüp Bebek veya mikroenjeksiyon (ICSI) tedavisi ile gebe kalan kadınlarla doğal yollardan gebe kalan kadınlardaki düşüklerde kromozomal anormali görülme sıklığı benzer orandadır.
Ancak tüp bebek tedavisi ile elde edilen gebeliklerde düşük yapma sıklığı birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu faktörler arasında anne yaşı, genetik faktörler, embriyo kalitesi, anne sağlığı, tıbbi geçmiş ve tedavi süreci gibi etmenler bulunur:
Tüp bebekte birden fazla embriyonun rahime transfer edilmesi durumunda çoğul gebelik riski artar. Çoğul gebeliklerde tekil gebeliklere göre gebelik hipertansiyonu, gestasyonel diyabet, preeklampsi, artmış sezaryen oranları, anemi ve doğum sırasında kanama riski daha fazladır.
Çoğul gebelikler bebeklerin sağlığına da ciddi şekilde zarar verebilir. İkizlerin en az yarısı erken ve düşük kilolu olarak doğar ve bu da ciddi (bazı durumlarda uzun süreli) sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabilir. Ayrıca çoğul gebeliklede erken veya geç düşük yapma olasılığı çok daha yüksektir.
İki veya üç embryo yerine sadece bir embriyonun transfer edildiği tek embryo transferlerinde artan embriyolar dondurulur. Ancak tek embryo transferi özellikle ileri yaştaki kadınlar için uygun olmayabilir.
Tüp Bebek tedavisi gebeliklerinde obstetrik komplikasyonlar ve fetal sonuçlar hakkında araştırmalar halen devam etmektedir. Bazı araştırmalar tüp bebek tedavisi gebeliklerinde hipertansif bozukluklar, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi olumsuz obstetrik ve perinatal sonuçlar olabileceğini bildirmektedir.
Tüp bebek gebelikleri ayrıca doğumsal anomaliler ve nörogelişimsel bozukluklarla ilişkilendirilmiştir. Bu sonuçların çoğu tüp bebek tedavisi sonucunda artan çoğul gebelik riskine atfedilebilir. Ayrıca doğal yollardan gebe kalan kısır hastalar da tüp bebek tedavisi ile gebe kalan hastalarla aynı oranda doğumsal anomali riski taşırlar yani kısırlığın kendisi doğumsal anomaliler için bir risk faktörü olabilir.
Kısırlık problemi olan çiftlerde doğum kusurları daha mı yaygındır?
Araştırmalar kısırlık problemi olan çiftlerin doğal yollarla gebe kalsalar bile çocuklarında doğum kusurları riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni açıklanamayan nedenlere çocuk sahibi olamayan çiftlerin yumurta veya sperm kalitesi ve işlevselliği ile ilgili bilinmeyen sorunlarının olabilmesi ve doğal yollarla gebe kalsalar bile doğumsal kusur risklerinin artmış olmasıdır.
Ebeveyn sağlığı ve yaşam tarzı özellikleri de kısırlık problemi olan çiftlerde doğum kusurları riskinin artmasına katkıda bulunabilir. Doğurgan popülasyonla karşılaştırıldığında kısırlık problemi olan kadınların daha yaşlı, obez ve metabolik hastalıklara ve önceden var olan diyabet ve hipertansiyon gibi kronik sağlık sorunlarına sahip olma olasılıkları daha yüksektir ve bunların her biri doğum kusurları için bağımsız bir risk faktörüdür.
Bazı çalışmalar embriyo kültürü ortamı, ICSI ve yumurtalıkların uyarılması gibi belirli faktörlerinin doğumsal kusur riskini artırabileceğini ileri sürerken şimdiye kadar yayınlanan çalışmaların çoğu tüp bebek tedavisi sonrasında doğan bebekler ile herhangi bir tedavi olmadan kendiliğinden gebe kalan hastalar arasında doğumsal kusur oranlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir.
Tüp bebek fiziksel ve duygusal olarak stresli bir süreçtir. İki veya daha fazla başarısız tüp bebek tedavisi geçirmiş anne adaylarında kaygı düzeyleri ve depresyon artmaktadır. Öte yandan tedavi başarılı bile olsa doğal yollardan gebe kalan kadınlara kıyasla kaygı düzeyleri daha yüksektir.
Tüp bebek tedavisi ile hamile kalan kadınlar doğacak bebeklerinin sağlık durumları, doğum sırasında bebeklerinin zarar görüp görmeyecekleri konusunda endişe duyarlar. Bu nedenle tüp bebek tedavisi gören çiftler tedavileri sırasında ve hamileliklerinde ek duygusal desteğe ihtiyaç duyabilirler.
Tüp bebek tedavisi alan çiftler duygusal destek almak için aile üyeleri, arkadaşlar veya profesyonel danışmanlarla iletişim kurabilirler. Paylaşma ve duygusal destek alma bu süreçte yardımcı olabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı, düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve yeterli uyku, fiziksel ve duygusal sağlığı iyileştirebilir. Tedavi süreci hakkında bilgi edinmek ve tedavi adımlarını anlamak çiftlere daha fazla kontrol hissi verebilir. Gerekirse bir psikolog veya psikiyatrist gibi uzmanlardan profesyonel destek almak duygusal zorluklarla başa çıkmada yardımcı olabilir.
Yumurtaların çoğalmasını sağlamak için kullanılan ilaçlarının tüp bebek tedavisi uzun önemde riskleri ve kansere neden olabileceği konusunda endişeler mevcuttur. Kadın üreme sistemi kanserlerinin ve meme kanserlerinin bir kısmı hormon bağımlıdır. Öte yandan kısırlığın kendisi tek başına meme, yumurtalık ve rahim kanserleri de dahil olmak üzere belirli kanserler için bir risk faktörüdür.
Tüp bebek tedavisi için kullanılan ilaçlar genellikle vücudu yumurtalıkları uyararak doğal yoldan gerçekleşen yumurtlama sürecini artırır. Bu ilaçlar arasında gonadotropinler (FSH ve LH benzeri hormonlar),GnRH agonistleri ve antagonistleri gibi hormonlar yer almaktadır.
Kısırlık problemi olan çiftlerde kanser riskini araştırmak zordur. Yumurtlama olmayışı, endometriozis ve hiç doğum yapmamış olmak gibi bazı durumlar kısırlığa eşlik eder ancak bunlar kanser riskini artıran risk faktörleridir. Ayrıca bu kanserlerin çoğu nadirdir ve tüp bebek tedavisinden yıllar sonra ortaya çıkma eğilimindedir, bu da tüp bebek tedavisi ile kanser arasındaki nedensel ilişkinin kanıtını zorlaştırır.
Kanser riskini değerlendirmek için yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar karmaşıktır ve çelişkilidir. Bazı araştırmalar uzun vadeli kullanımın meme kanseri riskini artırabileceğini öne sürmüş olsa da diğer çalışmalar böyle bir bağlantı bulamamıştır. Ayrıca tüp bebek tedavisi sırasında kullanılan ilaçların kanser riskini artırma olasılığının tedaviyi gerektiren temel kısırlık durumuna ve tedavi sürecine bağlı olarak farklılık gösterdiği görülmektedir.
Özet Olarak
Tüp bebek tedavisi ile doğan çocuklarda yapılan takip çalışmaları nadir olumsuz sonuçlar gösterse de çocukların çoğunun sağlıklı olduğu kanıtlanmıştır. ICSI ve standart tüp bebek tekniklerinin yanı sıra dondurma tekniklerini de içeren tüp bebek tedavilerinde olumsuz sonuçlara ilişkin risk çoğul gebelik oranlarının daha yüksek olması ile ilişkilendirilmiştir.
Kısırlığın tek başına olumsuz çocuk sonuçlarına neden olabileceği bilinmektedir. Aynı annenin hem tüp bebek tedavisi ile hem de kendiliğinden gebe kalarak doğurduğu kardeşlerle yapılan bilimsel çalışmalar hem kısırlığın hem de tüp bebek tekniğinin çocukların sonuçları üzerine etkisi olabileceğini göstermektedir.
Tüp bebek tedavisi ile gebe kalan anneler için bazı potansiyel riskler olabilir. Bununla birlikte bu risklerin çoğu tüp bebek tedavisi gören kadınların kısırlık durumu, daha ileri yaşta olmaları, artmış kiloları, polikistik over sendromu (PCOS) gibi risk faktörlerinin daha fazla olması, şiddetli erkek faktörü gibi ve/veya artmış çoğul gebelik oranı ile ilgilidir. Tüp bebek tedavisi gören kadınlar tedavi sonuçları ile ilgili endişe ve depresyon riski taşırlar.
Tedaviyi planlayan tüp bebek uzmanları hastaları tedavi seçenekleri ve olası riskler hakkında bilgilendirmeli ve tedavinin bireysel duruma uygunluğunu değerlendirilmelidir.