İlk tüp bebek bebeğinin 1978′de dünyaya gelmesi ile birlikte gebelik oranlarını yükseltmek ve başarıyı etkileyen faktörleri araştırmak için yoğun çalışmalar başlamıştır.
Her geçen gün yeni tekniklerin ve olanakların gelişmesine karşın tüp bebek tedavilerinde başarı oranları henüz istenilen düzeylere gelememiştir.
Hâlâ tıp dünyasının çözmeye çalıştığı önemli sorun tedavi oranlarının en iyi şartlarda bile yüzde 50-60'ların üzerine çıkamaması. Yani, her tüp bebek tedavisinin gebelikle sonuçlanmaması. Bunun için çalışmalar değişik açılardan devam ediyor.
Özellikle yaş 35′in üzerinde olduğu zaman olumsuz yönde etkileyen bir parametredir. 40 yaşın üzerindeki kadınlarda ise gebelik oranları çok daha belirgin şekilde düşmektedir.
Adetin 2.veya 3. günü FSH,E2 ve LH değerlerinin incelenmesi over rezervleri hakkında önemli ip uçları verebilir. Ancak FSH’ ın düzeyleri konusunda farklı görüşler mevcuttur. Adetin 2-3. gününde yapılan FSH değerinin 15 IU/mL’ nin üzerinde olan kadınlarda over reservinin düşük olduğu kabul edilmektedir. Adetin 2-3. gününde saptanan yüksek E2 değerleri de düşük over cevabının habercisi olabilmektedir. Ayrıca son çalışmalar, adetin her döneminde kanda bakılabilen AMH (anti-müllerian hormon) seviyesi de kadınlarda yumurtalık rezervi ve yumurtalıkların hormon ilaçlarına nasıl cevap vereceği hakkında önemli bilgiler verdiğini göstermektedir. AMH seviyeleri FSH gibi ilerleyen yaşa bağlı kadınlarda yükselmektedir ve azalmış yumurtalık rezervine işaret etmektedir.
Tüp bebek uygulamalarında yumurta toplama günü elde edilen yumurta sayısı kadar yumurtaların kalitesi de önemlidir. Elde edilen yumurtalardan iyi kalitede olanları (MII) işlemlere alınmaktadır. Başarılı bir döllenme, bölünme ve gelişmesini yapabilmesi için yumurtanın kalitesi son derece önemlidir.
Fertilizasyon (Döllenme) oranlarının yüksek olması gelişecek embriyo sayısını olumlu yönde etkilemektedir. Eğer döllenme oranları düşük olur, az sayıda embriyo gelişirse ve onların kaliteleri de düşük olursa gebelik oranları belirgin olarak düşmektedir.
Gelişen embriyo sayısı ve kaliteleri pek çok faktöre bağlıdır. Öncelikle toplanan yumurtaların sayı ve kalitesine bağlıdır. Genç hastalarda gebelik sonuçlarının daha iyi olmasının başlıca nedeni budur. Yaş ilerledikçe yumurta sayısı ve kalitesi düşmekte ve embriyolarda kromozom bozukluğu bulunma riski artmaktadır. Bir diğer faktör ise spermin kalitesidir. Özellikle morfolojik olarak ciddi problemleri olan spermler ile yapılan işlemler sonucu gelişen embriyoların daha az kalitede olduğu bilinmektedir. Bu nedenle enjeksiyon için en iyi spermlerin seçilmesi çok önemlidir.
Son zamanlarda kullanılmaya başlanılan ve yüksek büyütme ile en kaliteli spermin bulunabilmesine imkan sağlayan IMSI sistemi sperm problemi olan çiftlerde kaliteli embriyoların gelişmesine ve daha yüksek gebelik oranları elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Embriyo bölünme ve gelişimi üzerinde etki eden önemli faktörlerden biri de kuşkusuz tüp bebek laboratuarının koşulları ve orada görevli embriyolog ve biyologların bilgi ve deneyimleridir.